SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 1697 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

25 - (1697/1698) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثناه محمد بن رمح. أخبرنا الليث عن ابن شهاب، عن عبيدالله بن عبدالله ابن عتبة بن مسعود، عن أبي هريرة، وزيد بن خالد الجهني؛ أنهما قالا:

 إن رجلا من الأعراب أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال: يا رسول الله! أنشدك الله إلا قضيت لي بكتاب الله. فقال الخصم الآخر، وهو أفقه منه: نعم. فاقض بيننا بكتاب الله. وائذن لي. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (قل) قال: إن ابني كان عسيفا على هذا فزنى بامرأته. وإني أخبرت أن على ابني الرجم. فافتديت منه بمائة شاة ووليدة. فسألت أهل العلم فأخبروني؛ أنما على ابني جلد مائة وتغريب عام. وأن على امرأة هذا الرجم. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (والذي نفسي بيده! لأقضين بينكما بكتاب الله. الوليدة والغنم رد. وعلى ابنك جلد مائة، وتغريب عام. واغد، يا أنيس! إلى امرأة هذا. فإن اعترفت فارجمها).

قال: فغدا عليها. فاعترفت. فأمر بها رسول الله صلى الله عليه وسلم فرجمت.

 

[ش (أنشدك الله إلا قضيت لي بكتاب الله) معنى أنشدك أسألك رافعا نشيدي، وهو صوتي. وقوله: بكتاب الله أي بما تضمنه كتاب الله.

(وهو أفقه منه) قال العلماء: يجوز أنه أراد أنه بالإضافة أكثر فقها منه. ويحتمل أن المراد أفقه منه في القضية لوصفه إياها على وجهها. ويحتمل أنه لأدبه واستئذانه في الكلام وحذره من الوقوع في النهي في قوله تعالى: لا تقدموا بين يدي الله ورسوله. بخلاف خطاب الأول في قوله: أنشدك بالله. فإنه من جفاء الأعراب.

(عسيفا) العسيف هو الأجير. وجمعه عسفاء كأجير وأجراء، وفقيه وفقهاء.

(على هذا) يشير إلى خصمه، وهو زوج مزنية ابنه. وكان الرجل استخدمه فيما تحتاج إليه امرأته من الأمور. فكان ذلك سببا لما وقع له معها.

(فافتديت) أي أنقذت ابني منه بفداء مائة شاة ووليدة، أي جارية. وكأنه زعم أن الرجم حق لزوج المزني بها، فأعطاه ما أعطاه.

(الوليدة والغنم رد) أي مردودة. ومعناه يجب ردها إليك. وفي هذا أن الصلح الفاسد يرد. وأن أخذ المال فيه باطل يجب رده. وأن الحدود لا تقبل الفداء.

(واغد يا أنيس) قال الإمام النووي رضي الله تعالى عنه: واعلم أن بعث أنيس محمول عند العلماء من أصحابنا وغيرهم على إعلام المرأة بأن هذا الرجل قذفها بابنه. فيعرفها بأن لها عنده حد القذف فتطالب به أو تعفو عنه. إلا أن تعترف بالونى فلا يجب عليه حد القذف بل يجب عليها حد الزنى، وهو الرجم لأنها كانت محصنة. فذهب إليها أنيس، فاعترفت بالزنى، فأمر النبي صلى الله عليه وسلم برجمها، فرجمت. ولا بد من هذا التأويل لأن ظاهره أنه بعث لإقامة حد الزنى. وهذا غير مراد. لأن حد الزنى لا يحتاط له بالتجسس والتفتيش عنه، بل لو أقر به الزاني استحب أن يلقن الرجوع].

 

{25}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.

Bize bu hadîsi Muhammed b. Rumh dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, İbni Şihâb'dan, o da Ubeydullah b. Abdillâh b. Utbe b. Mes'ûd'dan, o da Ebû Hureyre ile Zeyd b. Hâlid El-Cühenî'den naklen haber verdi ki, şöyle demişler:

 

Bedevilerden bir zât Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek:

 

  Yâ Resûlâllah! Senden Allah aşkına benim için ancak kitâbullah ile hüküm vermeni dilerim!  dedi. Öteki hasım —ondan daha anlayışlı olduğu halde—:

 

  Evet, aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet! Bana da müsâde buyur! dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Söyle!» dedi. (O zât) :

 

  Benim oğlum bu adamda çırak idi. Derken karısı ile zina etti. Ben haber aldım ki oğluma recim lazımmış; hemen onun nâmına yüz koyunla bir câriye fidye verdim. Bir de ulemâya sordum: Bana oğluma ancak yüz dayakla bir yıl sürgün cezası lâzım geldiğini; bunun karısına da recim îcâbettiğini haber verdiler; dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederimki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim!.. Câriye ile koyunlar geri verilecek! Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek! Haydi yâ Uneys! Bunun karısına git! Şayet i'tiraf ederse onu recmediver!» buyurdular.

 

Üneys kadına gitti. Suçunu itiraf etmiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de emir buyurdular ve kadın recmedildi.

 

 

(1697/1698) - وحدثني أبو الطاهر وحرملة. قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس. ح وحدثني عمرو الناقد. حدثنا يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا أبي عن صالح. ح وحدثنا عبد بن حميد. أخبرنا عبدالرزاق عن معمر. كلهم عن الزهري، بهذا الإسناد، نحوه.

 

{…}

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus hıaber verdi. H.

Bana Amru'n-Nâkıd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kûb b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Salih'den naklen rivayet etti. H.

Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrazzâk, Ma'mer'den rivayet etti.

 

Bu râvilerin hepsi Zührî'den bu isnâdla bu hadisin benzerini rivayet etmişlerdir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Vekâlet», «Şurût», «Nüzûr» ve diğer birçok bahislerde muhtelif râvilerden tahrîc ettiği gibi sair «Sünen» sahipleri de rivayet etmişlerdir.

 

Hadîsin muhtelif rivayetlerinden anlaşıldığına göre vak'a Mescid-i  Nebevi'de geçmiştir. Gelen zât bedevî olup söze: «Enşü-dükellahe...» diye başlamıştır.

 

Neşede : Sesini kaldırarak sordu mânâsına gelir. Burada ondan murâd: «Senden olanca sesimle haykırarak Allah için isterim!» demektir, ki Nevevî'nin beyanına göre bu hareket bedevilerin kabalıklarından ma'dûdtur. Nitekim arkadaşı ondan daha anlayışlı ve terbiyeli olduğu için müsaade isteyerek söze başlamış ve konuşurken bağırmamıştır. Bu zâtın daha anlayışlı olması ya şer'i meseleleri ötekinden daha çok bilmesinden, yahut bu meseleyi ondan daha iyi kavramasındandır.

 

Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ancak Allah'ın kitabı ile hüküm verdiğine göre gelen zâtın : «Benim için ancak Kitabullah ile hüküm vermeni isterim!» demesinde ne gibi bir fayda vardır?

 

Cevâp: Bu zât ulemanın kendisine verdikleri hükmün ne suretle verildiğini anlayamamıştır. Allah'ın kitabı ile hüküm istemesi bundandır. Onun bu isteği Meleklerin Dâvûd (Aleyhisselam)'a:

 

«Aramızda hak ile hüküm ver!» demelerine benzer. Bundan dolayıdırki ulemâ, davacının âdil bir hâkime:

 

«Aramızda hak ile hükmet!» demesinin caiz olduğunu söylemişlerdir. Nitekim Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de o zât'a bu sözü için bir şey dememiştir.

 

Rivayetlerin mecmuundan anlaşılıyor ki, zina eden çırağın babası, oğluna recim lâzım geldiğini duyunca kadının kocasına yüz koyunla bir câriye vermiş. O bunu herhalde recim kocanın hakkıdır zannı ile yapmış, fakat ulemaya sorunca iş değişmiş. Onlar hükmü tamamı ile Kitabullaha uygun şekilde vermişler. Nitekim Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de aynı hüKmü vermiş; ve koyunlarla cariyeyi kendisine iade etmiştir.

 

Burada Allah'ın kitabından murâd: Allah'ın hükmüdür. Bâzı ulemâ bunun ;

 

«Allah o kadınlara çıkar bir yol halk edinceye kadar...» âyet-i kerîmesine işaret olduğunu söylemişlerdir. Bu âyetteki çıkar yolu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evliler hakkında «recim» diye tefsir etmiştir. Bâzılarına göre Kitabullahdan murâd : Koyunlarla câriye mukabilinde yapılan anlaşmanın bozulmasıdır; zîra bu anlaşma bâtıldır.

 

Baba oğlunun zinasını i'tirâf ederken oğlunun da orada olduğu anlaşılıyor. Çünkü hadîsin bir rivayetinde babanın oğluna işaretle: «Şu oğlum bu adamın karısı ile zina etti.» dediği tasrîh edilmiştir. Gerçi babanın oğlu nâmına ikrarı kabul edilmezse de hadîs evvelâ oğlunun i'tiraf ettiğine hamlolunmuştur. Orada bulunduğu halde ses çıkarmaması itirafına karinedir. Yahut bu bir fetvadır; yâni: «Oğlun bekâr olduğu halde zina etti ise kendisine yüz değnek vurulacak, bir yıl da sürgün edilecek.» demektir. Zina eden çırağın bekâr olduğu dahî bir rivayette tas­rîh edilmiştir.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çırağın hükmünü bildirdikten sonra :

 

«Haydi yâ Uneys! Bunun karısına git! Şayet i'tiraf ederse onu recmediver!» buyurmuştur. Bu Üneys'in kim olduğunda ihtilâf edilmiştir. Meşhur kavle göre Üneys b. Dahhâk El-Eslemî 'dir. Zîna eden kadın da Benî Eslem kabîlesindenmiş.

 

Zina haddi tecessüsle sabit olmaz; o halde Hz. Üneys'in gonderilmesindeki hikmet nedir? Bu sualin cevabını ulemâ şöyle vermişlerdir: Bundan maksat, bu adamın kadına zina isnadında bulunduğunu ona haber vermektir. Zira haksızsa, kadın ona hadd-i kazif denilen cezanın verilmesini isteyebilir; yahut affeder. Haklı olarak isnadda bulundu ise zinasını itiraf eyler; ve recmolunur. Filhakika Hz. Üneys kadına giderek haber vermiş; o da zinasını i'tîrafla recmolunmuştur.